Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 1995’te Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentinde yaklaşık 8 bin Müslüman erkek ve çocuğun katledildiği 11 Temmuz’u, “Soykırımı Düşünme ve Anma Günü” ilan etti.
Almanya, ABD ve Ruanda’nın başını çektiği 39’dan fazla ülkenin önerisiyle gündeme gelen “Srebrenitsa Soykırımını Anma Günü” kararı, Bosnalı Sırplar ve Sırbistan’ın sert tepkisine rağmen 193 üyeli genel kurulda 84 üye ülkenin oylarıyla kabul edildi.
ABD, İngiltere ve Fransa, 11 Temmuz’un “Srebrenitsa Soykırımını Anma Günü” ilan edilmesi yönünde oy kullandı.
Sırbistan, Rusya, Çin ve Macaristan’ın da aralarında bulunduğu 19 ülke, öneriye ret oyu verdi.
Slovakya ve Yunanistan da dahil 68 ülke çekimser kalırken, 22 ülke de BM Genel Kurulu’ndaki oylamaya katılmadı.
Karar için basit çoğunluk sağlanması yeterliydi. Böylece 11 Temmuz BM tarafından “Srebrenitsa Soykırımını Anma Günü” ilan edildi.
BM Genel Kurulu’nun kararı neleri içeriyor?
BM Genel Kurulu’nda kabul edilen karar, 11 Temmuz’un “1995’teki Srebrenica Soykırımı Uluslararası Düşünme ve Anma Günü” olarak belirlenmesinin yanı sıra, soykırımı inkar edenlerin kınanmasını da içeriyor.
Karar, savaş, soykırım ve insanlığa karşı suç işledikleri gerekçesiyle uluslararası mahkemeler tarafından suçlanan kişileri yücelten eylemlerin de kınanmasını öngörüyor.
BM Genel Kurulu’nun kabul ettiği kararda, üye ülkeler, soykırımın inkarı, çarpıtılması ve gelecekte benzer olayların yaşanmasını önlemek için, bu konuyu eğitim sistemlerinde ders olarak işlemeye çağrılıyor.
Karadağ, “Bosna Hersek’te istikrarın korunması ve çeşitlilik içinde bütünlüğün teşvik edilmesi” amacıyla karar taslağının giriş kısmının değerlendirilmesini istedi.
Bu öneri doğrultusunda karar metninin giriş kısmına, “uluslararası hukuka göre soykırım suçunun cezai sorumluluğunun bireysel olduğu ve bir bütün olarak herhangi bir etnik, dini veya başka grup ya da topluluğa atfedilemeyeceği” ifadesi eklendi.
Öneri genel kurulda neden gündeme geldi?
Srebrenitsa’da Bosnalı Sırp güçleri tarafından katledilen yaklaşık 8 bin kurbanın yakınları, uzun süredir bu konuda bir uluslararası soruşturma talep ediyordu.
Avrupa Birliği (AB) de, Srebrenitsa’da yaşanan katliamın unutturulmaması gerektiğini savunuyordu.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, daha önce yaptığı açıklamalarda Avrupa’nın Srebrenitsa’da sivilleri koruyamadığını ve 1995’te yaşananların kıta için utanç verici olduğunu söylemişti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 2015 yılında Srebrenitsa’da yaşanan olayları “soykırım” olarak kabul edilen bir karar tasarısını gündeme aldı.
Ancak daimi üye Rusya’nın vetosuyla bu karar, BM Güvenlik Konseyi’nde kabul edilmedi.
Almanya ve ABD başta olmak üzere birçok Batılı ülke, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası, Srebrenitsa’da yaşanan katliam ve Batı Balkanlar’da 1990’larda yaşanan savaş suçlarını yeniden gündeme taşıdı.
Veto tehdidi bulunmadığı ve basit çoğunluğun oyları yeterli olduğu için karar tasarısı BM Genel Kurulu’nda ele alındı.
11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da neler yaşandı?
Bosna-Hersek’te iç savaş sırasında 1993 yılında BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen Srebrenitsa, Hollanda Görev Kuvveti’nin (Dutchbat 3) kontrolüne verildi.
Binlerce Boşnak’ın sığındığı Hollanda askerlerinin kontrolündeki kent, Ratko Mladiç komutasındaki Sırp güçleri tarafından kuşatıldı.
Yaklaşık 2 yıl süren kuşatma sonunda, 11 Temmuz 1995 günü Srebrenitsa düştü. Kadın ve kız çocuklarının Bosna-Hersek’in diğer bölgelerine tahliyesine izin verildi.
Ancak Hollanda askerleri tarafından Sırplara teslim edilen 8 binden fazla erkek ve çocuk, Mladiç komutasındaki Sırp askerleri tarafından katledilerek toplu mezarlara gömüldü.
Srebrenitsa’da hayatını kaybedenlerin büyük kısmı halen Bosna Hersek’in doğusundaki toplu mezarlarda yatıyor.
Uluslararası mahkemelerdeki dava süreci nasıl sonuçlandı?
Srebrenitsa’daki katliam başta olmak üzere Bosna-Hersek’teki iç savaşta yaşanan olaylar, BM tarafından Lahey’de kurulan Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi’nde (ICTY) ele alındı.
Hem ICTY hem de BM’nin en yüksek yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı, Srebrenitsa’da yaşananları “soykırım” olarak nitelendirdi.
Ancak, soykırımın sorumlusunun Sırbistan olmadığına karar verildi.
Srebrenitsa’daki toplu ölümlerden sorumlu tutulan Bosnalı Sırp lider Radovan Karadziç ile Bosnalı Sırp güçlerinin komutanı Ratko Mladiç, uzun süre firar ettikten sonra yakalanarak Lahey’e iade edildi.
“Bosna kasabı” olarak anılan iki isim Karadziç ve Mladiç, Srebrenitsa’daki sorumlulukları nedeniyle ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı.
Hollanda devleti, kurban yakınlarından özür diledi. Hollanda, kendi askerleri tarafından Sırp güçlerine teslim edilen karargah çalışanı 300 Boşnak’ın yakınlarına tazminat ödemeye mahkum edildi.
Kurban yakınları BM kararını nasıl karşıladı?
Katliamın unutulmaması için yıllardır çaba gösteren Bosna-Hersekli kurban yakınları, BM Genel Kurulu’nun “11 Temmuz’u Srebrenitsa Soykırımını Anma Günü” olarak kabul etmesini memnuniyetle karşıladı.
Srebrenitsa Anneleri ve diğer kurban yakınlarına göre, bu karar, gerçeklerin kabul edilmesi için büyük önem taşıyor.
Kurban yakınları, “soykırımı inkar etmeyi seçen Sırp yöneticilerin” artık bu gerçekle yüzleşmeleri gerektiğini vurguluyor.
Sırp tarafı karara nasıl tepki veriyor?
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bu kararın “yalnızca eski yaraları açacağı ve tam bir siyasi kargaşa yol açacağını” söyledi.
Bosnalı Sırp lider Milorad Dodik, Srebrenitsa’da soykırım yaşanmadığını öne sürerek, BM kararını tanımayacaklarını vurguladı.
BM Genel Kurulu’nun kararını protesto etmek için Perşembe günü Sırbistan genelinde kilise çanları çalındı.
Sırp Ortodoks Kilisesi, “Sırpları BM’deki gerçek dışı ve haksız suçlamalara karşı birleştirmek” amacıyla çanların çalındığını duyurdu.